Hiyerarşinin Önemi Üzerine Bir Deneyim

Hiyerarşinin Önemi Üzerine Bir Deneyim 🤝✨
🗓️ 15.09.2003 Pazartesi 19:00
Bir gün, mesai sonrasında odamda ertesi gün için hazırlık yapıyordum. O sırada kapıda bekleyen firma sahibini fark ettim. Belli ki bir süredir oradaydı ve söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyordu. Yüzünde belli belirsiz bir rahatsızlık ifadesi vardı; gözleri, "Bu durumu nasıl düzeltebilirim?" dercesine bakıyordu.
Sonunda içeri girdi ve sesi gergin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Merhaba, biraz vaktin var mı?" dedi.
"Tabii, buyurun," dedim.
"Bugün dışarıda birkaç mağaza gezdim. Orada bir model gördüm, hoşuma gitti. Ustaya fotoğrafını gösterdim ve bu modeli yapabilir misin? diye sordum. O da yapabileceğini söyledi. Ben de ona, 'O halde en kısa zamanda yap, sonucunu görmek istiyorum.’ dedim. Ancak usta bana; ‘Özür dilerim, bunu bana vermeniz doğru değil. Üretim müdürümün bilgisi olmadan bu işe başlayamam,’ diye yanıt verdi.”
Firma sahibinin konuşmasındaki tondan, ustanın bu yanıtı karşısındaki rahatsızlığını hissedebiliyordum. Bu yanıt karşısındaki rahatsızlığını görmek, beni düşündürdü. Anlaşılan kafasında, kendi konumunun bu şekilde sorgulanmasının yarattığı bir çatışma vardı.
Konuşması biter bitmez ona dönerek doğrudan konuya girdim.
"Usta aslında çok haklı, doğru bir şey yapmış," dedim. 😌
Bir an duraksadı, gözleriyle yere baktı ve derin bir nefes aldı ve sesi hafifçe düşmüş bir şekilde.
"Nedenmiş?" diye sordu. 👀
Ona, firmanın geçmişini hatırlatmam ve benim buradaki rolümü anlatmam gerektiğini düşündüm. Bulunduğum yerden kalktım, odamın fabrikayı panoramik olarak gören penceresinden fabrikanın içini göstererek şu konuşmayı yaptığımı hatırlıyorum:
"Şimdi size biraz geçmişten bahsedeyim; siz de çok iyi hatırlarsınız. Ben bu firmaya ilk girdiğimde şirkette hiçbir sistem yoktu ve hiyerarşinin belirsiz olduğunu hatırlatırım. Ne bir işleyiş şekli, ne de bir düzen vardı. Ürettiğimiz ürünlerle ilgili herhangi bir yazılı kayıt ya da çizim dosyası dahi bulunmuyordu. Tüm üretim bilgileri tamamen çalışanların ezberindeydi ve bu bilgiye ulaşmak oldukça zordu. Bu bilgileri onlardan almak gerçekten çok zordu; benzer pozisyonda olanlar ne demek istediğimi çok iyi bilir. Bir çalışan, elindeki kritik bilgileri önemli bir koz olarak görür ve bu şekilde firmada kendisinin vazgeçilmezliğini sağlamayı, bu durumu kalıcı, garanti çalışan olma koşulu olarak değerlendirir."
"Hatırladığınızı düşünüyorum. Başlangıçta bana fabrika müdürü olarak görevlendirildiğinizde tam yetki vermiş olsanız da, sözde bir yetkiydi sanırım tam güvenmiyordunuz. Bunu yaşımın genç olmasına, karşılıklı güvenin henüz oluşmamasıyla ilişkilendirmiş ve bu durumu hiç sorun etmemiştim. Ben de devraldığım bu görevi en iyi şekilde yerine getirebileceğime inancım tamdı. Elbette, kısa sürede firmayı ve çalışanları tanıyıp bir güven inşa ettim."
"O tarihlerde çalışanların hepsi çok iyi hatırlarız ki… Firmamız, finansal anlamda muazzam bir sıkıntıya sokan bir taahhüt işi yüzünden çok zor durumdaydık. Sanırım işe başladıktan yaklaşık bir ay sonra, firmayı ve çalışanları daha da yakından tanıyıp gerekli hazırlıklarımı yaptıktan sonra; teslim edilmesinin mümkün olmadığı düşünülen bir sipariş programını hazırlayıp başlattım. Herkesin '3 aydan önce bitmez,' dediği taahhüt işinin teslimatını, 'ben size 1 ayda yaparım,' demiştim. Sonuçta verdiğim sözden 3 gün gecikmeyle (1 ay 3 gün içinde) gerçekleştirdim."
"Bu performanslı çalışma ve teslimat sonrası bana duyduğunuz güvenin arttığını biliyorum. Zaten fabrika müdürü olarak görev yaptığım bu makam, bu oda, bu fabrika müdürlüğü koltuğu tarafınızdan tahsis edilmişti. Ancak bu başarılar sonrası sizden aldığım destek daha da arttı ve mevcut görevdeki ve firmadaki yetkilerim daha da genişletildi."
"Tüm bu yaşanan zorluklara rağmen, ezberde olan tüm bu bilgileri kayıt altına aldık, yerleşimi ve iş akışı değiştirdik. Hem hiyerarşiyi sağladık hem de gerekli yer değişikliklerini yaparak çalışma düzenini yeni baştan oluşturduk. Sistemli ve kademeli bir şekilde firmaya uygun bir sistemi kurduk. Sonuç olarak özetle…
Yaklaşık 2 yıl sonunda rakamlarla ifade etmek gerekirse;
1️⃣ Toplam çalışan sayısını %40 azaltarak verimliliği artırdık. 🚀
2️⃣ Üretim alanımızı 6,5 katına çıkardık. 📈
3️⃣ Makine parkurumuzu, değer olarak 2,5 katına yükselttik. 🏭
4️⃣ Ürettiğimiz ürün miktarını 16,7 kat artırdık. 🎉
"Şimdi bugüne dönersek; sizin usta ile direkt iletişim kurarak ona bu görevi vermeniz, kurduğumuz sistemin bütünlüğüne zarar verebilir. Bu tür taleplerin, bu hiyerarşik yapı üzerinden iletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sizin firmanın patronu olduğunuzu herkes biliyor ve sizi anlıyorum; ancak üretim taleplerinizi bana iletmeniz yeterli. Şirketin çıkarlarına uygun olan her isteğinizi yerine getirmek zaten benim görevim."
Firma sahibi konuşmamı onaylayarak kafasını salladı ve
“Tamam Anlıyorum. Ama, sonuçta bende firma sahibiyim." Dedi.
Konuşma tonu hâlâ düşündürücüydü; gözlerindeki ifade hâlâ yerini koruyordu.
Ben de son olarak şunları söyledim:
"Evet, siz firmanın sahibisiniz; ancak burada bir sistem var. Ben ve tüm çalışanlar, bu sistemin kurulması için çok emek verdik. Sizin patron olduğunuz gibi, iş hukuku gereği ben de burada hem bir çalışan hem de işveren vekiliyim. Bir başka deyişle, siz benim patronumsunuz, ama ben de onların patronuyum. Sizden isteğim, bu sistemin işleyişine ve mevcut hiyerarşiye saygı gösterilmesidir."
Bu konuşmanın ardından patronun yüzünde bir rahatlama belirdi. Ardından gene sessizce başını sallayarak onayladı ve odadan çıktı. Ben de işlerimi toparlayıp evime gittim. Evime giderken bu deneyimin, hepimiz için önemli dersler verdiğini, hiyerarşinin öneminin bir kez daha vurgulandığını düşündüm.
Yorumlar
Yorum Gönder